Alice ve Kayıp Ormanın Sırrı
Bir zamanlar, Alice adında meraklı mı meraklı bir kız yaşarmış. Alice’in en büyük tutkusu ormanda gezintiye çıkmak ve yeni yerler keşfetmekmiş. Bir sabah erkenden uyanmış, sepetine biraz ekmek, peynir ve elma koyup maceraya atılmış.
Alice ormanın derinliklerine doğru yürürken karşısına kocaman bir dev çıkmış. Dev, uzun boylu, kalın gövdeli ama şaşkın bakışlıymış. Alice korksa da cesurca “Merhaba, senin adın ne?” diye sormuş.
Dev, gülümseyerek “Benim adım Doro. Buralarda ne arıyorsun, küçük kız?” demiş.
Alice “Sadece ormanı keşfediyorum” diye yanıtlamış. Dev, Alice’in iyi niyetini anlamış ve ona yardım etmeye karar vermiş. “Dikkatli ol,” demiş, “bu ormanda bir Cadı ve bir de kötü kalpli kraliçe yaşıyor. İkisi de pek tekin değildir.”
Alice devin uyarısını aklında tutarak yürümeye devam etmiş. Birdenbire ağaç dalları arasından parlak pullu, uzun bir yılan çıkmış. Yılan, hışırdayarak “Burada ne arıyorsun, küçük kız?” demiş.
Alice biraz korkarak “Sadece dolaşıyorum, kimseye zarar vermeyeceğim,” demiş.
Yılan, “O zaman dikkat et,” diye fısıldamış. “Cadı seni kandırabilir, kraliçe ise seni asla affetmez.”
Alice yavaşça yürümeye devam etmiş. Birden duman kokusu duymuş. Dumanın geldiği yere gittiğinde, siyah pelerinli, sivri şapkalı bir Cadı görmüş. Cadı, kazanında garip bir iksir kaynatıyormuş. Alice’i görünce kötü bir gülümsemeyle bakmış.

“Sen de kimsin? İksirim için biraz yardım mı etmek istiyorsun?” demiş Cadı.
Alice, “Hayır teşekkür ederim, sadece bakıyordum,” demiş.
Cadı, iksirden bir damla yere damlatınca toprağın çatladığını görmüş. Korkarak geri çekilen Alice, dev Doro’yu hatırlayıp hızlıca kaçmış.
Ormanın derinliklerinde, görkemli bir saray görmüş. Merakına yenik düşüp kapısından içeri girmiş. Tahtta oturan, yüzü buz gibi soğuk ve gözleri nefretle bakan kötü kalpli kraliçe onu fark etmiş.
“Sen de kimsin? Kimden izin alarak sarayıma girdin?” diye bağırmış kraliçe.
Alice titreyerek, “Özür dilerim, sadece kayboldum,” demiş.
Kraliçe öfkeyle ayağa kalkmış. Tam o sırada dev Doro, kapıyı kırarak içeri dalmış. “Alice’e dokunma!” diye kükremiş. Kraliçe çok sinirlenmiş ama dev karşısında korkmuş. O sırada Cadı da saraya gelmiş, kraliçeye yardım etmek istemiş. Tam Cadı, iksirini kullanacakken, yılan ortaya çıkmış ve Cadı’nın elindeki şişeyi düşürmüş. Şişe yere düşüp patlamış, ortalığı duman kaplamış.

Duman çekildiğinde, Cadı ve kötü kalpli kraliçe ortada yokmuş. Sadece dev Doro, yılan ve Alice kalmış. Dev, “Artık güvendesin,” demiş.
Alice, “Teşekkür ederim Doro, teşekkür ederim yılan dostum,” demiş. Yılan da “Biz seni uyardık, ama yine de cesur davrandın,” demiş.
O günden sonra Alice, ormanda yalnız gezmemeyi öğrenmiş. Dev Doro ve yılan onun en yakın dostları olmuş. Birlikte ormanın sırlarını keşfetmeye devam etmişler, ama bu kez çok daha dikkatliymişler.
Ve böylece, Alice’in macerası mutlu sonla bitmiş.