Küçük Deniz Kızı ve Sihirli Sincap’ın Macerası
Bir varmış bir yokmuş, denizlerin derinliklerinde masmavi saçları, inci gibi pullarıyla güzeller güzeli bir Küçük Deniz Kızı yaşarmış. Bu deniz kızı, kıyıya yakın kayalıklara gelip insanların dünyasını seyretmeyi çok severmiş. En çok da ormanın derinliklerinden denize kadar gelen o kocaman, eski meşe ağacını izlemek hoşuna gidermiş. Çünkü bu ağacın dallarında çok özel bir dostu yaşarmış: Sihirli Sincap.
Sihirli Sincap, parıldayan altın renkli bir kuyruğa sahipmiş ve konuşabilme yeteneği varmış. Üstelik dokunduğu meyveleri iyileştirici bir iksire dönüştürebilirmiş. Küçük Deniz Kızı ile Sihirli Sincap, her sabah kayalıkların üstünde buluşur, dalgaların sesi eşliğinde sohbet ederlermiş. Deniz Kızı, denizin altındaki rengârenk mercanları, dans eden balıkları anlatırken; Sincap da ormanda yaşayan hayvanlardan ve ağaçların fısıltılarından bahsedermiş.
Bir gün Sihirli Sincap, Deniz Kızı’na çok ilginç bir şeyden bahsetmiş:
“Ormanın kalbinde yaşayan Bilge Yaşlı Kadın var,” demiş.
“Onun bilgeliği sayesinde dertlerimize çare bulabiliriz. Hatta senin de uzun zamandır görmek istediğin o gizemli insan dünyasını tanıman için sana yardım edebilir.”

Küçük Deniz Kızı, bu fikre çok heyecanlanmış. İnsan dünyasını daha yakından görmek istiyormuş, ama denizden çok uzaklaşırsa bir daha geri dönememekten korkuyormuş.
Ertesi sabah, ikisi birlikte ormanın kalbine doğru yola çıkmışlar. Sincap dalların üzerinden atlayarak önden giderken, Deniz Kızı da sihirli bir derenin akıntısına tutunarak kıyıya kadar gelmiş. Yol boyunca kuşlar onlara şarkılar söylemiş, kelebekler eşlik etmiş.
Sonunda, bembeyaz saçları omzuna kadar inen, kırışmış ama gülümseyen yüzüyle Bilge Yaşlı Kadın’a ulaşmışlar. Kadın, onları karşısına alıp sabırla dinlemiş. Deniz Kızı, “Ben insan dünyasını çok merak ediyorum ama denizden ayrılmak zorundayım diye korkuyorum,” demiş.
Bilge Yaşlı Kadın bir süre düşünmüş ve fısıldamış:
“Sana denizin sesini her zaman yanında taşıyabileceğin bir hediye vereceğim.”
Ve elindeki küçük şişeden birkaç damla parlayan deniz suyu dökmüş. Sonra minik bir deniz kabuğuna bu damlaları yerleştirmiş.
“Bu kabuk, sana denizi hatırlatacak. Ne zaman korksan kulağına götür, denizin sesini duyarsın,” demiş.
Tam o sırada gökyüzünde parıldayan kanatlarıyla bir Peri belirmiş. İnci gibi ışıldayan elbisesi ve neşeli gülüşüyle onlara yaklaşmış. Peri, Deniz Kızı’nın cesaretine hayran kalmış:
“Sana bir de benden hediye: İnsan dünyasında bir gün geçirebilmeni sağlayacak bir sihir!” demiş.
Küçük Deniz Kızı, çok sevinmiş ama bir o kadar da endişelenmiş. Peri, “Merak etme, gün batımında tekrar deniz kızı olacaksın,” diyerek onu cesaretlendirmiş.

O gün, Deniz Kızı Sihirli Sincap’ın yardımıyla insan dünyasında dolaşmış; rengârenk çiçekleri koklamış, kuşların yuvalarını görmüş, hatta küçük bir köyün meydanında çocukların oynayışını izlemiş. İnsanların kahkahalarını duymak kalbini mutlulukla doldurmuş. Gün batımına doğru Peri’nin sihriyle tekrar deniz kızı olmuş ve denize dönmüş.
Deniz Kızı, o günden sonra deniz ve kara arasında, dostları sayesinde daha da cesur ve mutlu yaşamış. Sihirli Sincap, Bilge Yaşlı Kadın ve neşeli Peri ile kurduğu dostluk, ona hayat boyu unutamayacağı bir macera ve kalbinde taşıyacağı güzel anılar bırakmış.
Ve masal burada sona ermiş; ama denizin sesi ve dostluğun gücü, Küçük Deniz Kızı’nın kalbinde hep yaşamaya devam etmiş.