Çirkin Ördek Yavrusu ve Büyülü Macera
Bir varmış bir yokmuş, yemyeşil bir ormanın kenarında küçük bir göl varmış. Bu gölde diğer kardeşlerinden biraz farklı görünen, tüyleri kabarık ve rengi solgun olan bir Çirkin Ördek Yavrusu yaşarmış. Diğer ördek yavruları onu beğenmez, dalga geçer, bazen de ona kötü sözler söylermiş. Çirkin Ördek Yavrusu her gün gölde yalnız başına yüzermiş ve içten içe kendisine “Acaba bir gün ben de güzel olabilir miyim?” diye sorarmış.
Bir gün, ördek yavrusu göl kıyısında yürürken yumuşacık bir ışık görmüş. Bu ışığın içinden minik bir peri çıkmış. Peri, elindeki sihirli değneği sallayarak gülümsemiş:
“Üzülme küçük dostum,” demiş. “Senin de içindeki güzelliği ortaya çıkarmak için bir yol var. Fakat bunun için bir maceraya çıkmalısın.”
Çirkin Ördek Yavrusu çok heyecanlanmış ve periyle birlikte yola koyulmuş. İlk önce, bir uçan halıya binerek bulutların üzerinde uçmuşlar. Halı öyle hızlı gidiyormuş ki, rüzgâr ördek yavrusunun tüylerini karıştırmış, gökyüzünden dünyaya baktığında ne kadar büyük bir yer olduğunu görmüş.
Uçan halı, onları korkunç bir yedi başlı devin yaşadığı dağın tepesine götürmüş. Dev, kükreyerek:
“Kim benim huzuruma izinsiz gelir!” diye bağırmış.

Ördek yavrusu korkudan titremiş. Ama peri cesurca öne çıkıp sihirli değneğini sallamış. Bir anda devin yedi başından altısı uyuyakalmış, sadece bir başı uyanık kalmış. Dev, tek başıyla daha sakin bir sesle:
“Benden ne istersiniz?” demiş.
Peri, devden sihirli lambayı istemiş. Dev, lambayı ördek yavrusuna verirken:
“Bu lamba senin kaderini değiştirebilir, ama dikkatli ol,” demiş.
Ördek yavrusu, lambayı ellerinin arasına almış ve hafifçe ovalamış. Bir anda içinden sevimli bir cin çıkıvermiş! Cin, gülerek:
“Benden üç dilek dile!” demiş.
Ördek yavrusu önce çok şaşırmış, sonra dileklerini sıralamış:
“Dünyada kendini çirkin hisseden hiç kimse kalmasın, herkes kendini sevsin.”
“Dostum perinin hiç tükenmeyen bir sihirli gücü olsun.”
“Ve ben de gerçek kimliğimi bulayım.”
Cin, “Dileklerin kabul oldu!” demiş. O anda ördek yavrusunun tüyleri bembeyaz olmuş, parlak parlak ışıldamış ve ördek yavrusu gölde kendine bakınca aslında bir kuğu olduğunu fark etmiş!
Peri, mutlulukla ördek yavrusuna (artık bir kuğuya) sarılmış. Kuğu kendini çok güçlü, çok mutlu hissetmiş. Ama macera burada bitmemiş.

Bir gün ormanın derinliklerinde bir ejderha uyanmış. Ejderha, gökyüzünde dönerken dumanlar çıkarıyor, her yeri yakıyormuş. Kuğu, ejderhadan korkmamış; uçan halıya binip ejderhanın yanına gitmiş. Ejderhaya:
“Neden bu kadar öfkelisin?” diye sormuş.
Ejderha gözyaşları dökerek, yalnız olduğunu, kimsenin onu sevmediğini söylemiş. Kuğu, ejderhaya:
“Ben de bir zamanlar yalnızdım. Gel, arkadaş olalım!” demiş.
Ejderhanın kalbi yumuşamış, gözyaşlarını silmiş ve ikisi gökyüzünde dostça uçmaya başlamış.
Böylece Çirkin Ördek Yavrusu, gerçek güzelliğin kalpte saklı olduğunu öğrenmiş. Devlerle, perilerle, cinlerle ve ejderhalarla dolu bu sihirli macera ona; cesaretin, iyiliğin ve dostluğun, en güçlü sihir olduğunu göstermiş.
Ve sonsuza dek mutlulukla yaşamışlar.
Gökten üç elma düşmüş; biri bu masalı yazana, biri okuyana, biri de kalbinde iyilik taşıyana…