Uyuyan Güzel ve Sırlar Diyarı

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, uzak diyarlarda, yemyeşil ormanların ardında büyülü bir krallık varmış. Bu krallıkta herkes huzur içinde yaşarmış. Krallığın en ünlü kişisi ise, herkesin sevgiyle andığı Uyuyan Güzel’miş.

Günlerden bir gün, Uyuyan Güzel, ormanın içinde dolaşırken karşısına altın renginde tüyleri parlayan kurnaz mı kurnaz bir tilki çıkmış. Tilki, dostane bir gülümsemeyle:
— Güzel prenses, seni Sırlar Diyarı’na götürecek gizli bir yol biliyorum. Orada, dileklerini gerçekleştirecek sihirli bir çiçek var, demiş.

Uyuyan Güzel merakla sormuş:
— Sihirli çiçek mi? Peki, bu çiçek ne işe yarar?

Tilki, kuyruğunu savurarak:
— Kim o çiçeği koparırsa, en büyük dileğini gerçekleştirir. Ama dikkat et, yol tehlikelerle doludur, diye uyarmış.

Uyuyan Güzel, cesaretini toplayarak tilkinin peşine düşmüş. Bir süre yürüdükten sonra, yolun tam ortasında devasa bir yılan belirivermiş. Yılanın gözleri zümrüt gibi parlıyormuş. Kalın sesiyle:
— Bu yolu geçmek için bilmecemi çözmelisin. Yoksa ilerleyemezsin!

Bilmecesi şöyleymiş:
“Ne kadar çok alınırsa, o kadar büyür. Nedir bu?”

Uyuyan Güzel uzun uzun düşünmüş. Sonra yüzünde bir gülümseme belirmiş:
— Çukur! demiş.

Yılan, cevap doğru olduğu için yol vermiş. Ama gitmeden önce, “Dikkat et! Sırlar Diyarı’na giden yolda karşına deniz çıkacak. Orada yardım alman gerekecek.” diye eklemiş.

Yolculuk devam ederken tilki ile Uyuyan Güzel, denizin kıyısına varmışlar. Deniz o kadar derin ve dalgalıymış ki geçmek imkânsız görünüyormuş. Tam o sırada suyun içinden parlak mavi dalgıç kıyafetiyle bir dalgıç çıkmış.

Dalgıç gülerek:
— Bu denizi ancak benim özel balon tekneyle geçebilirsiniz. Ama karşıya geçtiğinizde bir tehlike var, ona hazır olun, demiş.

Üçü birlikte balon tekneye binip denizi aşmışlar. Karşı kıyıya vardıklarında ağaçların arasında kırmızı pelerinli tatlı bir kız belirivermiş. Bu, herkesin tanıdığı Kırmızı Başlıklı Kız’mış.

— Hoş geldiniz! Sihirli çiçeği aradığınızı biliyorum. Ama kötü kalpli bir büyücü onu koruyor. Onu yenmek için hepimiz birlikte çalışmalıyız, demiş.

Hep beraber büyücünün saklandığı mağaraya gitmişler. Büyücü, sihirli değneğini sallayarak:
— Kim çiçeğime dokunursa, sonsuza kadar taşa dönüşür! diye bağırmış.

Tam o sırada tilki, kurnazca büyücünün arkasından sessizce yaklaşarak değneğini kaptığı gibi fırlatmış. Yılan ise dev gövdesiyle mağaranın girişini kapatarak büyücünün kaçmasını engellemiş. Dalgıç, yanındaki parlak ağla büyücüyü yakalamış. Kırmızı Başlıklı Kız ise Uyuyan Güzel’in elini tutarak ona cesaret vermiş.

Büyücü etkisiz hale gelince, Uyuyan Güzel sihirli çiçeği koparmış. Çiçekten yayılan ışık, krallığa barış, ormana bereket, denizlere huzur getirmiş. Tilki, yılan, dalgıç ve Kırmızı Başlıklı Kız birbirine sarılıp zaferlerini kutlamışlar.

Uyuyan Güzel, çiçeğe dileğini fısıldamış:
— Tüm dostlarımın sonsuza kadar mutlu olmasını istiyorum.

O günden sonra, Sırlar Diyarı’na giden yol yalnızca dost kalplere açılmış. Uyuyan Güzel ve arkadaşları, maceralarını hatırladıkça gülümser, her yeni günün kıymetini bilirlermiş.

Ve masal burada bitmiş. Gökten üç elma düşmüş: Biri masalı anlatana, biri dinleyene, biri de dostluğun kıymetini bilen herkese.

Masalı Hemen Paylaşın!