Alaaddin ve Sırlı Ormandaki Macera
Bir zamanlar, uzak diyarlarda, içinde hem büyünün hem de gizemin saklı olduğu Sırlı Orman adında bir yer vardı. Bu ormanın derinliklerinde, saçları altın gibi parlayan güzel Rapunzel, yüksek bir kulede yaşıyordu. Kule, kötü kalpli bir cadının büyüsüyle kuşatılmıştı ve Rapunzel, uzun yıllardır oradan çıkamamıştı.
Bir gün Alaaddin, sihirli lambasını alarak Sırlı Orman’a doğru yola çıktı. Alaaddin’in amacı, Rapunzel’i kurtarmaktı. Yolculuk sırasında ona, keskin zekâsı ve küçük boyuyla ünlü Fare Avcısı eşlik ediyordu. Fare Avcısı, her köşede pusuda bekleyen farelerden hiç korkmaz, aksine onları yakalayıp ormanın düzenini korurdu.
Yolda, onlara akıllı bir çocuk da katıldı. Bu çocuk, kitap okumayı çok sever, bildiği hikâyelerle dostlarını eğlendirir ve tehlikelerden kurtulmanın yollarını düşünürdü. Hep birlikte ilerlerken, ormanın derinliklerinden gizemli sesler duydular. Alaaddin lambasını ovuşturdu ve ortaya çıkan cin, onlara doğru yolu gösterdi.
Sonunda kuleye vardıklarında cadı karşılarına dikildi. Uzun, siyah pelerini, sivri şapkası ve buz gibi bakışlarıyla onları korkutmaya çalıştı. “Rapunzel’i almak mı istiyorsunuz? Ancak bir bilmeceyi çözerseniz onu görebilirsiniz,” dedi cadı ve şu bilmeceleri sordu:
“Ne uçar ama kanadı yoktur?
Ne ağlar ama gözü yoktur?”

Akıllı çocuk hemen düşündü. “Zaman uçar ama kanadı yoktur, bulutlar ağlar ama gözleri yoktur,” dedi. Cadı şaşkın bir şekilde geri çekildi. Bilmece çözülmüştü!
Ancak cadı kolay pes etmedi. Kuleye ulaşmak için son bir engel koydu: Farelerden oluşan dev bir ordu. Fare Avcısı gülümsedi ve cesurca farelerin önüne geçti. Sihirli düdüğünü çaldı ve tüm fareleri peşine takıp uzaklara götürdü. Böylece yol açıldı.
Alaaddin ve akıllı çocuk, kuleye tırmandılar. Rapunzel, uzun saçlarını sarkıttı ve Alaaddin onun saçlarına tutunarak yukarı çıktı. Nihayet Rapunzel’i kurtarmışlardı. Cadı ise yenilmişti; kötü planları boşa çıkmıştı.

Rapunzel, Alaaddin’e ve arkadaşlarına minnetle teşekkür etti. “Bunca yıl boyunca bu kulede yalnızdım. Artık özgürüm, hepiniz sayesinde!” dedi gözleri dolarak. Hep birlikte ormandan çıkarken, akıllı çocuk yeni hikâyeler anlatıyor, Alaaddin ve Rapunzel gülümseyerek onu dinliyordu. Fare Avcısı ise zaferle dönüyordu; çünkü sadece arkadaşlarını değil, ormanı da korumayı başarmıştı.
Sırlı Orman artık güvenli bir yer olmuştu. Rapunzel de Alaaddin’in arkadaşlarıyla birlikte yeni bir hayat kurdu. Dostluk, cesaret ve akıl sayesinde kötülük bir kez daha yenilmişti.
Ve böylece Alaaddin, Fare Avcısı, akıllı çocuk ve Rapunzel, dostluklarını hiç kaybetmeden nice maceralara doğru yola çıktılar.