Kibritçi Kız ve Kayıp Hazine
Bir zamanlar, yoksul bir kasabada kibrit satarak hayatını kazanan minik bir kibritçi kız yaşardı. Soğuk kış gecelerinde caddelerde titreyerek dolaşır, elindeki birkaç kibriti satmaya çalışırdı. Bir gece, eski bir sokakta yürürken yere düşmüş, parlak bir sihirli değnek buldu. Merakla değneği eline alıp salladığında, önünde birden bir peri belirdi.
Peri, “Bu değnek sana büyük bir macera getirecek,” dedi. Kibritçi kız şaşkınlıkla teşekkür etti. Tam o sırada kasabadan gelen seslerle başını çevirdi. Köyde adı hırsız çoban olarak bilinen yaramaz bir çocuk, peri ile kızın konuştuğunu görmüş ve değneği çalmaya karar vermişti.
Gece olunca, hırsız çoban gizlice kıza yaklaştı, değneği kaptığı gibi kaçtı. Kibritçi kız da peşine düştü. Kovalamaca sürerken ikisi birlikte eski bir mağaranın kapısına geldiler. Mağaranın girişini devasa bir yedi başlı dev bekliyordu! Dev, kükreyerek “Bu mağara kadim bir hazinenin bekçisidir. Sadece cesur ve iyi kalpli olanlar girebilir!” dedi.

Kız ve hırsız çoban, korkudan birbirlerine baktılar. Ama kibritçi kız, “Biz buraya kötülük için gelmedik,” dedi. Dev, kıza inandı ve yolu açtı. İkisi de mağaraya girdi.
Mağaranın içinde altınlar, değerli taşlar ve eski sihirli lambalar vardı. Kız lambalardan birini ovalayınca içinden bir cin çıktı. Cin, “Dile benden ne dilersen,” dedi. Kibritçi kız, “Arkadaşımın iyi bir insan olmasını ve kimseye zarar vermemesini diliyorum,” dedi. Hırsız çoban utandı ve pişman oldu; cin dileği gerçekleştirdi.
O anda mağaranın derinliklerinden bir uğultu duyuldu. Koca bir ejderha ortaya çıktı! Ama bu ejderha sandıkları kadar korkutucu değildi; o da bu hazineyi koruyan sihirli varlıklardan biriydi. Ejderha, “Siz iyi kalplisiniz, bu yüzden hazinenin bir kısmını alabilirsiniz,” dedi.
Ejderhanın kanatlarıyla dokunduğu yerde bir uçan halı belirdi. Kız ve hırsız çoban halıya bindiler, hazineden birkaç altın ve değerli taş aldılar. Halı onları mağaradan çıkarıp gökyüzüne yükseltti.

Gökyüzünde uçarken periler, onlara sihirli birer taç hediye etti. Cin ise, kızın hep sıcak bir yuvası olması için kasabada güzel bir ev hazırladı. Hırsız çoban da artık kötü işler yapmayacağına söz verdi ve kasabadaki çocuklara çobanlık yaparak yardım etmeye başladı.
Böylece kibritçi kız, artık sokaklarda üşüyen bir kız değil; iyiliği sayesinde kasabanın en mutlu insanlarından biri oldu. Periler, cinler, ejderhalar ve yedi başlı dev ise onları her zaman uzaktan izledi ve kötülüklerden korudu.
Ve masal burada biter; ama iyilikle atılan her adım, yeni bir masalın kapısını aralar…