Üç Küçük Domuzcuk ve Dostluğun Sihirli Hazinesi
Bir varmış, bir yokmuş. Uzak diyarların birinde, yemyeşil ağaçlarla dolu, kuş seslerinin yankılandığı sihirli bir orman varmış. Bu ormanda, Üç Küçük Domuzcuk mutlu mesut yaşarmış. Kardeşlerden biri saman, biri odun, biri ise taş ve tuğladan ev yapmış. Günlerini oyun oynayarak, şarkı söyleyerek geçirir, akşam olunca da birlikte yemek pişirip hikâyeler anlatırlarmış.
Bir gün, ormanın derinliklerinden gelen bir haber, Domuzcukların merakını uyandırmış. Sihirli Ormanın ortasında, kimsenin görmediği eski bir kule varmış. Söylenene göre, bu kulenin en üst katında çok eski ve güçlü bir hazine saklıymış. Domuzcuklar bu haberi duyunca, hemen yola çıkmaya karar vermişler. Fakat ormanın yolları karışık ve tehlikeliymiş.
Tam bu sırada karşılarına Cesur Prens çıkmış. Prens, kılıcını kuşanmış, iyi kalpli ve korkusuz biriymiş. Domuzcuklara, “Eğer isterseniz size eşlik edebilirim,” demiş. Domuzcuklar sevinçle kabul etmiş. Hep birlikte ilerlerken, bir dere kenarında, akıllı ve güler yüzlü bir kızla karşılaşmışlar. Akıllı Kız, ormanda kaybolmuş ama korkmadan yolunu bulmaya çalışıyormuş. O da onlara katılmaya karar vermiş.
Biraz daha yürüdüklerinde, saçları keçe gibi, yüzünde koca bir gülümseme olan Keloğlan’la karşılaşmışlar. Keloğlan, neşesi ve esprileriyle grubun moralini yükseltmiş. Böylece beş arkadaş, birlikte sihirli kulenin yolunu tutmuşlar.

Ormanın içi gerçekten de tuhaf ve tehlikeliymiş. Dev bir kurt yollarını kesmiş. Cesur Prens, kılıcını çekip kurdu korkutmuş. Akıllı Kız, kurtla konuşarak onun aslında aç olduğunu anlamış ve yanlarında getirdikleri yiyeceklerden vermişler. Kurt teşekkür edip gitmiş.
Daha sonra, önlerine derin bir bataklık çıkmış. Domuzcuklardan taş ev yapan kardeş, sağlam taşlarıyla küçük bir köprü inşa etmiş. Hep birlikte köprüyü geçmeyi başarmışlar.
Sonunda, gri taşlardan yapılmış, yosunlarla kaplı eski kuleye varmışlar. Kapısı koca bir zincirle kilitliymiş. Keloğlan, zekâsını kullanarak zincirin gizli mekanizmasını bulmuş ve kapıyı açmayı başarmış. Hep birlikte merdivenleri çıkmışlar, nefes nefese en üst kata ulaşmışlar.
Odanın tam ortasında, eski bir sandık varmış. Sandığı açtıklarında ise altın ve mücevherlerden çok daha değerli bir şey bulmuşlar: Dostluk ve yardımlaşmanın gerçek gücünü anlatan eski bir kitap. Kitabın kapağında, “Gerçek hazine, birlikte hareket eden kalplerin ışığıdır” yazıyormuş.

Üç Küçük Domuzcuk, Cesur Prens, Akıllı Kız ve Keloğlan, birbirlerine bakıp gülümsemişler. Çünkü bu yolculukta, dostluk ve dayanışmanın en büyük hazine olduğunu anlamışlar.
Dönüş yolunda, ormandaki tüm canlılar onlara el sallamış. Evlerine döndüklerinde ise, bu macerayı her akşam yeniden hatırlayıp anlatmışlar. Ve o günden sonra, ne zaman bir zorlukla karşılaşsalar, birlikte hareket etmeyi hiç unutmamışlar.
Gökten üç elma düşmüş: Biri bu masalı yazana, biri okuyan herkese, biri de dostluk ve sevginin değerini bilen tüm kalplere.
Ve masal burada bitmiş.